Aşırı Bilgi Yüklenmesi ve Bununla Başa Çıkmanın Yolları

Information Overload, (“aşırı bilgi yüklenmesi”), bir insanın bir meseleyi anlarken veya bir karar verirken gereğinden çok fazla bilginin bulunuyor olması nedeniyle yaşadığı zorluk şeklinde tanımlanıyor. İnsan beyni, karar verirken ya da bir meseleyi algılamaya çalışırken kapasitesinin üzerinde bilgiyle karşılaşması durumunda vereceği kararın kalitesi düşüyor veya meseleyi algılamakta güçlük çekiyor. Bu aşamada insanlığın kümülatif olarak birikmiş…

Information Overload, (“aşırı bilgi yüklenmesi”), bir insanın bir meseleyi anlarken veya bir karar verirken gereğinden çok fazla bilginin bulunuyor olması nedeniyle yaşadığı zorluk şeklinde tanımlanıyor. İnsan beyni, karar verirken ya da bir meseleyi algılamaya çalışırken kapasitesinin üzerinde bilgiyle karşılaşması durumunda vereceği kararın kalitesi düşüyor veya meseleyi algılamakta güçlük çekiyor.

Knowledge_Doubling_Curve
R. Buckminster Fuller’in “knowlodge doubling curve” başlıklı grafiği.

Bu aşamada insanlığın kümülatif olarak birikmiş bilgi birikiminden bahsetmekte fayda var. Amerikan mucit Buckminster Fuller’in keşfettiği “bilgi katlanma eğrisi”ne göre 1900 yılına kadar insanlığın bilgi birikimi her yüzyılda bir iki katına çıkıyordu. II. Dünya Savaşı’nın ardından bilgi birikimimiz her 25 yılda bir iki katına çıkar oldu. Nihayet 2015 itibariyle “bilgi katlanma eğrisi“ne göre, bilgilerimiz 13 ay aralıklarla iki katına çıkıyor. Dünya’nın en büyük bilişim teknolojisi üreticilerinden IBM’e göre internet of things (“şeylerin interneti“) kavramının hayatımıza giriş  ortaya çıkmasıyla birlikte bu süre 12 saate düşecek[1. David Russell Schilling; April 19th, 2013; Knowledge Doubling Every 12 Months, Soon to be Every 12 Hours; industrytap.com (Son erişim tarihi: 01.11.2015; 21.40)]. Bu verilerden anlaşılacağı üzere son 15 yılda insanoğlunun ürettiği bilgi, 2000 yılına kadar üretilen bilgiden daha çok.

Gündelik hayatlarına devam eden bireyler olarak, bilimsel ve teknik bilgiden ziyade öncelikle gündelik bilgiyle nasıl başa çıkacağımız bizi ilgilendiriyor. Çünkü bilgi çağı, insanların ultra hızlı iletişim kurmasını sağlayarak milyarlarca gündelik bilginin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Yani bilimsel gelişmeler iletişim hızımızı arttırdıkça, iletişim verileri de niceliksel olarak katlanmaya devam ediyor. Bunun gündelik hayattaki yansımasını, bugün için e-posta, bloglar, facebook, twitter, instagram, whatsapp, snapchat ve benzeri diğer uygulamalarından gelen bilgiler oluşturuyor.

Yani bilgi çağında yaşayan kişiler olarak yaşadığımız en büyük problem; her saniye kapımızı çalan yeni bir bilginin olması. Evet, her saniye telefondan, bilgisayardan, tabletten ve diğer “akıllı” cihazlardan bildirim alıyoruz. Bu kadar çok bilgiyi, organize etmedikçe, yani filtrelemedikçe zihnimizdeki oksijen ve glükozu boşuna tüketmeye devam ediyor, yorgun bir zihinle işleri halletmek zorunda kalıyoruz. Kendi adıma kimi zamanlar yaşadığım zihin ve buna bağlı olarak beden yorgunluğunun sebebini buna bağlıyorum. O zamanlarda o kadar çok bildirim, arama ve e-postaya maruz kalıyorum ki, “hepsini toparlamam lazım” düşüncesi  o gün için zihnimi en sonunda iflasa sürüklüyor.

information-overload-mitchell-kapor
Mitchell Kapor, bir benzetmeyle olayı iyi özetliyor: “İnternetten enformasyona erişmek, itfaiye vanasından bir bardak içmeye benziyor.”

Netice itibariyle Zihnin dışarıdan gelen bilgileri böl-parçala-yönet sürecini işletmeksizin analiz etmeye çalışması, zihin yorgunluğunu beraberinde getiriyor. Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya, aşırı bilgi yüklenmesinin insanların bağışıklık sistemini zayıflatarak hasta ettiğini ifade ediyor. Bunun sebebi olay ve bilgilerin, zihnimizdeki hızlı akışını ve meydana getireceği karmaşayı insan beyninin kaldıramaması ve beynin analiz gücü kırılması olarak belirtiliyor.[2. Zihninizi Filtreleyin, İnsan ve Hayat Dergisi, Ağustos 2010, Yunus Özen (Son erişim tarihi: 01.11.2015; 21.50)]. Bu sebeple, enformasyonu analiz etmek için beyne uygun süreler tanınmalı. Fiziksel obezliğimiz, zihinsel obezliğe dönüşmemeli.

Ne yapmalı?

Sosyal medya temelindeki bu aşırı informasyon yüklenmesiyle başa çıkmak için Forbes, Daniel J. Levitin’ın “The Organized Mind Thinking Straight in the Age of Information Overload” adlı kitabından 10 öneri sıralamış. Günlük hayata ilişkin bu önerilerden bana göre işe yarayanları ve 6 maddeden itibaren kendi hayatımdan çıkardığım dersleri şöyle listeleyebilirim:

  1. Zihninizi temizleyin. İş akışınızı kesen, aklınızda gezen tüm diğer bilgileri bir yere not ederek zihninizden çıkarın. Zihniniz bu şekilde yapacağınız işe odaklanmış olur.
  2. 2 dakika kuralını uygulayın. Yapılacak ufak tefek (1-2 dakikalık)  işler için günün belirli bir saatinde, hepsini halledebilmek için 45 dakika ya da 1 saati ayırın. Bütün küçük işlerinizi o zaman diliminde halledin.
  3. Aynı anda birkaç işi birlikte yapmayın. (Don’t multitask) Çalışılan zaman diliminde tek bir işe odaklanın. Aynı zaman içerisinde birden fazla iş arasında geçiş yapmak, sizi yorar, kaygılı ve sinirli kılar. Levitin’e göre “bir işle bir defa uğraştığımızda, o durumda kalmak aynı anda birden çok işi yapmaktan daha az enerji harcıyoruz ve beynin glükoza ihtiyacı azalıyor.”
  4. E-postaların dikkat dağıtmasını engelleyin. Gresham Koleji’nden Glenn Wilson’a göre gelen kutunuzda okunmamış bir e-postanın bulunması, yapacağınız işi tamamlarken efekftif IQ’nuzu 10 puan az kullanmanıza neden oluyor. Bu sebeple e-posta bildirim aralıklarını uzatarak, işinize odaklanmanızı sağlayın. Her 5 dakikaya ayarlayıp 200 kez bölünmek de, her 50 dakikaya ayarlayıp 20 kez bölünmek de sizin elinizde.
  5. Büyük işleri sabah halledin. Levitin, büyük balığı sabah yemeniz halinde günün kalanının daha iyi olacağını söylüyor. Yani, sizi en çok rahatsız eden şeyi ilk yapın. Çünkü, gün içerisinde zihnimizdeki pratikliğin ve glükoz’un en yüksek olduğu zaman dilimi sabah.
  6. Bilgi kaynaklarınızı azaltın. Bir diğer deyişle cep telefonunuzda size anlık bildirim gönderme özelliği olan uygulama sayısını azaltın. Böylelikle, gün içerisinde cep telefonunuzdan aldığınız bilgi sayısında azalma olacaktır.
  7. Sosyal medya kullanımınızı sınırlayın. Levitin’in listesindeki “iki dakika kuralı”nın uygulama alanına sosyal medyayı da katabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarınıza, gün içerisinde belirlediğiniz bir zaman diliminde ulaşın.
  8. Enformasyonu okumayı öğrenin. Enformasyon okumayı öğrenmek (İng. information literacy) internette bulunan bilgilerin efektif bir şekilde kullanılması açısından önemli. Enformasyon okur yazarlığı, bilgiyi filtreleme kabiliyetine sahip olmak demek. Bu demek oluyor ki iyi bir enformasyon okur yazarı olmak, aynı zamanda iyi bir bilgi filtreleyicisi olmak demek. Enformasyonu okumaya yönelik methodlar için  ayrı bir blog yazısı şart; ama  Google’da kullanacağınız basit arama ipuçlarıyla bile aradığınız bilgiye daha hızlı ve efektif bir şekilde ulaşmak mümkün.

Yazıyı dijital eroinmanlıkla ilgili çekilmiş aşağıdaki videoyu izleyerek bitirelim:

3 yanıt

  1. Can avatarı

    Faydalı bir yazı olmuş. Aşırı bilgi yüklenmesi ile ilgili faydalı bir makalede benden gelsin. > http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/04/150416_vert_fut_bilgi_yuklemesi

  2. bahadır avatarı
    bahadır

    elinize sağlık. sürekli okuyorum ve uygulamıyorum,tekrarlamıyorum ama sürekli yeni şeyleri sadece okuyarak elimde bilgi kalmıyor sürekli kararsızım. öyle mi yapsam böyle mi . hayır . yanlış olsun hızlı olsun. benden bir parça olsun tecrübe edeyim. daha mantıklı.

  3. aydın avatarı
    aydın

    epey faydalı oldu araştırmama kaynakları kontrol ettim doğru. teşekkürler