Legal Design: Tasarım, hukuki mevzulara burnunu sokarsa

Disiplinler arası alanlarda uzmanlaşmanın artık el üstünde tutulduğu iş dünyasında, hukukçuları ilgilendiren pek çok alan doğmaya başlıyor. Bunlardan birisi de tasarım ekosistemiyle hukuk dünyası arasında yeni bir bağlantı kuran “legal design.”

Disiplinler arası alanlarda uzmanlaşmanın artık el üstünde tutulduğu iş dünyasında, hukukçuları ilgilendiren pek çok alan doğmaya başlıyor. Bunlardan birisi de tasarım ekosistemiyle hukuk dünyası arasında yeni bir bağlantı kuran “legal design.” Son yıllarda filizlenen bu alan, iş dünyasında meyvelerini vermeye başladı bile: Bugün itibariyle “legal designer”lar hem hukuk ofislerinde, hem de tasarım ajanslarında çalışıyor[1].

Kimileri tarafından “lüzumsuz” olarak görülebilecek bu yeni alana dair uzun blog yazısında, legal design kavramına ve farklı alanlardan uygulama örneklerine yer vererek legal design’a ilişkin çeşitli sorularla yazıyı sonlandıracağım. Soruları cevaplamayı ise makale düzeyindeki yazıları(ma/nıza) bırakmak istiyorum. Zira, uğruna makale yazılabilecek yeni bir alan legal design.

Öyle ki, mesele esasında ilk kez yaklaşık çeyrek asır önce Zürih Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırmacılarından Colette Brunschwig’in yayımladığı bir makaleyle başlar. Aynı araştırmacı, sonrasında 2001 yılında meseleyi doktora seviyesine taşır: “Hukuk Normlarının Görselleştirilmesi – Legal Design” başlıklı doktora tezinde Bruncshwig, özellikle sözleşmenin kurulmasına ilişkin İsviçre Borçlar Kanunu hükümlerini incelemiştir[2].  Günümüzde tasarım imkânlarının ve tasarım odaklı düşüncenin yaygınlaşmasıyla birlikte legal design da daha çok ilgi çekmeye başlamıştır.

Ne demek?

Legal Design, sınırlarının henüz net olmaması nedeniyle, üzerinde çokça konuşulan ve uygulaması olan coğrafyalarda dahi net olarak tanımlanmamış bir kavram olarak karşımıza çıkar[3]. Bununla birlikte, hem doğru anlaşılabilmesi hem de Türkçe’ye doğru çevrilebilmesi amacıyla bu kavramı tanımlama çabasına girilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu amaçla, sırasıyla kavramın disiplinler arası niteliğine, faydalandığı yaklaşımlara ve işlevlerine kısaca değineceğim.

Hukuk, problemleri rasyonel ve analitik düşünceye dayanan kendine özgü kimi yöntemlerle çözümlerken; tasarım ise beşeri yaratıcılığa ve olabildiğince serbestiye sahip bir alan olarak anılır. Bu iki alanın kesişmesiyle de hukukun katı rasyonelliğini; muhatapları lehine törpüleyen ve “legal design” olarak adlandırılan disiplinler arası bir alan doğmuştur. Yani legal design, kendisini birden çok kolun beslediği bir akarsu havzasıdır. Psikologlar, veri analistleri ve bilişimciler gibi bu havzaya su taşıyan çeşitli kanallar vardır; ancak ana kolların sahibi hukukçular ve tasarımcılardır. Hukuk kolunda hukuk metodolojisi, hukuki araştırma yeteneği, belli bir konudaki hukuki uzmanlıktan oluşan alt kırılımlar bulunurken; tasarım kolunda tasarım araştırması, hizmet tasarımı, ürün tasarımı, grafik tasarım ve web tasarım gibi yan kollar yer almaktadır[4].

Tasarımın hukuki mevzulara burnunu sokmasıyla birlikte, hukukçuların alışık olduğu kavramlar da tasarım diline dönüştürülmüştür. Misalen hukuk dünyasında çok farklı yerlere konumlanmış olan müvekkil, vatandaş ve hukuk öğrencisi süjeleri, tasarım dili açısından tek bir kavrama denk düşer: son kullanıcı. Son kullanıcı ihtiyaçlarının hukukçuların alışılagelmiş bakış açısından hareketle yalnızca hukuki uzmanlığa ve tecrübelere dayanarak değil; tasarımcıların bakış açısıyla harmanlanarak karşılanması gerekir. Dolayısıyla legal design faaliyetlerinde, meseleye öncelikle son kullanıcının gerçek ihtiyacı tespit edilerek başlanır. Bu ihtiyacın karşılanmasında da hukuk başta olmak üzere çeşitli disiplinlerin uzmanlıklarından yararlanılarak meseleye bütüncül bir bakış getirilir. Nihayetinde çözümler, basit, sade ve doğru bir şekilde son kullanıcıya aktarılmaya çalışılır. Zikredilen senaryoda, “back-end” kısmında hukukçular, bürokratlar ve hukuk akademisyenleri çalışırken; sahnede, yani “front-end” kısmında ise tasarımcılar yer alır. Bu pencereden legal design’ı, bir anlamda tasarımcı-yazılımcı işbirliğine benzeterek tasarımcı ile hukukçu arasındaki bir işbirliği modeli olarak da ifade edebiliriz.

Hukukçular, tasarımcılar, bilişimciler ve diğer disiplinlerden oluşan bir legal design takımının özelliklerini yansıtan harika bir zihin haritası. (Kaynak: Abal).

Disiplinler arası olmasının tabi bir sonucu olarak, legal design alanında tasarım odaklı düşünce (design thinking), kullanıcı odaklı tasarım (user-centered design) ve tasarım süreci (design process) gibi çeşitli yaklaşımlardan yararlanılır. Böylelikle hukuki mevzuların son kullanıcılara görsellik içeren kompozisyonlarla, basit ve açık bir dilde anlatılması hedeflenir:

  • Tasarım odaklı düşünce (design thinking): Empati kavramı üzerine kurgulanan tasarım odaklı düşünce, hizmetten yararlanacak kullanıcıların gerçek ihtiyaçlarına uygun çözümler üretmek suretiyle son kullanıcıyı merkeze yerleştirir.
  • Kullanıcı odaklı tasarım (user-centered design), uzmanların kendi aralarında kararlaştırarak oluşturduğu tasarımlardansa; meseleye o hizmetten yararlanacak paydaşları (vatandaş, müvekkil, hukuk öğrencisi) da katarak hizmeti kullanıcının ihtiyaçlarına uygun bir hale getirmeye dayanır[5]. Bu sürecin sonunda oluşturulan hizmet ya da dokümanlar kullanıcı dostu (user-friendly) olarak nitelendirilir.
  • Tasarım süreci (design process): Tasarım sürecinin hukuka entegre edilmesi; hukuk normunun, hukuk hizmetinin ya da hukuk eğitiminin oluşturulmasında da bir tasarım sürecine yer verilmesi gerektiğini ifade eder. Bu anlayışa göre, nasıl ki hizmet, endüstri, yazılım, ürün, politika ve sağlık alanlarında artık bir tasarım sürecinden bahsediliyorsa; hukuk alanında da bir tasarım süreci bulunmalıdır[6]. Steve Jobs’ın ifade ettiği üzere “tasarım, sadece nasıl göründüğü ve hissettirdiği değildir; tasarım nasıl çalıştığıdır”.

Legal design’ın hukuk ekosistemindeki işlevlerini belirlemek de tanım yolunda önemli ipuçları verecektir sanıyorum. Yayınlanmış makaleler ve uygulama örneklerinden hareketle bu alanın temel iki işlevinden bahsedilebilir: (i) Hukuk öğrenimini kolaylaştırmak ve (ii) hukuk hizmetlerinin sunumunda; hizmet alanların hukuki meseleleri daha iyi anlamasını sağlayarak karar alma süreçlerinin kalitesini artırmak. Tabi hukuk hizmetinden yalnızca avukatın müvekkiline bir bedel karşılığında sunduğu hizmeti değil; bunun yanı sıra devlet tarafından vatandaşa sunulan adalet hizmetlerini ve bürokratik süreçler içeren diğer hizmetleri de anlamak gerekiyor.

Tanım ve çeviri önerim

Netice itibariyle disiplinler arası niteliği, faydalandığı yaklaşımlar ve işlevlerinden yola çıkarak legal design’ın “Hukuk eğitiminde ve hukuka ilişkin hizmetlerin sunumunda, tasarım temelli yaklaşımlardan faydalanmak suretiyle son kullanıcının kavrama ve karar alma süreçlerini kolaylaştıran, disiplinler arası bir alan” şeklinde tanımlanabileceğini düşünüyorum.

Dil konusundaki hassasiyetleriyle bilinen Alman hukukçuların dahi kendi dillerine çevirmeden kullandığı bu kavramın, henüz hakkında bir şey yazılıp çizilmemişken mutlaka Türkçe’ye çevrilmesi gerektiği kanaatindeyim. Nasıl çevrilmesi gerektiğine yönelik olarak Twitter’da yaptığım ankette, en çok oyu hukuki tasarım seçeneği almıştı; ancak, üç sebeple bu çeviri önerisine katılmıyorum:

  1. Hukuki tasarım ifadesinin yukarıdaki tanımı kapsayıcı bir ifade olduğunu düşünmüyorum.
  2. Hukuki tasarım’In aynı zamanda fikri hakları çağrıştıran bir yönü söz konusu. Öyle ki bu ifade, hukuken korunan bir poster tasarımı açısından da kullanılabilir. Dolayısıyla hukuki tasarım ifadesinin ayırt etme niteliğinin güçlü olmadığını düşünüyorum.
  3. Legal design’la aynı kategoride bulunan service design, policy design gibi ifadelerin çevirilerinin hizmet tasarımı, politika tasarımı olduğu; ya da legal education’ın hukuk eğitimi olarak çevrildiği göz önüne alındığında legal design ifadesinin de hukuk tasarımı şeklinde çevrilmesi daha isabetli olacaktır.

Dolayısıyla legal design kavramının Türkçe karşılığı olarak benim önerim hukuk tasarımı ifadesidir.

Hukuk tasarımı öğrenilebilir mi?

Hukuk tasarımını öğrenmek, esasında hukukçuların diğer disiplinlerden insanlarla çalışma yeteneğini geliştirmesi, meselelere bir tasarımcı bakış açısıyla serbestçe bakabilmesi, tasarım odaklı düşünebilmesi demek. Bunun için hukukçular genellikle, dünyanın hemen her yerinde düzenlenen tasarım odaklı düşünce (design thinking) atölyelerine katılıyor. Bunun dışında hukukçulara “hukuk tasarımı danışmanlığı” veren çeşitli ofislerden müşavirlik hizmeti almak da mümkün.

Öte yandan henüz çok yeni olmasına rağmen (yurtdışındaki) kimi üniversitelerde hukuk öğrencilerine henüz lisans döneminde hukuk tasarımına ilişkin bilgi edinme imkânı da sağlanıyor:

  • Legal Design Lab” / Stanford Üniversitesi Hukuk Fakültesi
  • LawX” / Brigham Young Üniversitesi Hukuk Fakültesi
  • Center for Law, Society, and Culture” / Indiana University Bloomington Maurer School of Law
  • NuLawLab” / Northeastern University Law School

Avustralya’daki Swinburne Üniversitesi’ni ayrıca ifade etmekte fayda var. Zira üniversite, hukuk öğrencilerine mesleklerine bir adım önde başlamaları amacıyla hukukla birlikte “İnovasyon ve Tasarım” alanında çift ana dal yapma imkânı sağlıyor.

Hukuk tasarımı örnekleri

Hukuk eğitiminde

Meseleye ilişkin hukuk eğitimindeki önerilerden ilki, akademisyenlerin karmaşık meselelerde görselleştirme araçlarından; örneğin diyagram ve zihin haritalarından faydalanması[7]. Ancak bunların dışında çeşitli projeler de bulunuyor:

  • Learned Hands: Stanford ve Suffolk Hukuk Fakülteleri tarafından geliştirilen bu proje, gerçek hayattan aktarılan hukuki meseleleri oyunlaştırarak hem hukuk öğrencilerine yeni şeyler öğretmeyi hem de makineye öğretmeyi amaçlıyor.
  • Bound by Law: Fikri mülkiyet hukukundaki “adil kullanım” meselesini öğrencilere çizgi romanla anlatmak, anlamayı kolaylaştırabilir mi? Bu fikirden yola çıkarak Duke Hukuk Fakültesinden üç araştırmacının ortaya koyduğu bu eser, hukuk eğitimindeki hukuk tasarımı uygulamalarından birisi.
  • Lawbore: Londra’daki City Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından oluşturulan bu web sitesinde, hukuk öğrencileri için özel olarak seçilmiş ve görselleştirilerek sınıflandırılmış 1000’den fazla link bulunuyor.

Uygulamada

Sözleşme ve gizlilik politikalarının görselleştirilmesi

Sözleşmenin görselleştirilmesi; metne çeşitli renk, başlık, vurgu ve yazı tipi gibi belirleyici ögeler ile ikonlar, zaman tünelleri, akış çizelgeleri, diyagramlar ve görsel metaforlar yerleştirilerek gerçekleştiriliyor. Görselleştirme, sözleşmenin daha okunabilir olmasını ve hak ve yükümlülüklerin daha anlaşılabilir olmasını sağlıyor. Öyle ki görsellik içeren sözleşmelerin daha kolay anlaşıldığı, aynı zamanda bilimsel bir gerçek:

Çeşitli sözleşme tiplerinden çıkarılan sonuçlar, görsellik içeren sözleşmelerin daha hızlı ve daha net anlaşılabildiğini gösteriyor. (Kaynak: Passera)

Sözleşmelerin görselleştirilmesi konusundaki en bilindik örneklerden birisi Stefenia Passera. Kendisini tasarımcı, danışman ve araştırmacı olarak tanıtan Passera, avukatlara ve şirketlere yönelik olarak sözleşme görselleştirme ve hukuki bilgi tasarım hizmeti sunuyor. Passera’nın bu konuda yukarıdaki araştırmayı da içerisinden bulduğum “Beyond the Wall of Contract Text – Visualizing Contracts to Foster Understanding and Collaboration Within and Across Organizations” başlıklı bir doktora tezi bulunuyor.

Aşağıda örneklerine yer verdiğim Passera imzalı görselleştirilmiş sözleşme örneklerine kendisinin portfolyosundan ulaşabilirsiniz.

Fikri haklara ilişkin görselleştirilmiş bir sözleşme örneği (Passera)

 

Bir kamu ihale sözleşmesinin görselleştirilmiş bir kısmı.

 

Gizlilik politikası tasarımı örneği.

 

Sözleşmelerin görselleştirilmesi konusunda sıkça kullanılan tasarım dokularından oluşturulmuş bir dijital kütüphaneyi de not etmekte fayda var. Stefania Passera ve Helena Haapio tarafından oluşturulmuş “IACCM Contract Design Pattern” adlı kütüphanede sözleşmelerin görselleştirilmesine yönelik tasarım dokularına erişebilirsiniz.

IACCM Contract Design Pattern Library

 

Sözleşmelerin görselleştirilmesinin yanı sıra, aynı zamanda son kullanıcılara yönelik olarak gizlilik politikalarının, kullanıcı şartlarının görsel hale getirilmesi de elbette mümkün ve uygulanagelen alanlardan birisi.

Diğer örnekler

Street Vendor Project
  • Street Vendor Project: Hukuk normlarının görselleştirilmesine yönelik çokça zikredilen örneklerden birisi “Street Vendor Project.” Tasarımcı ve şehir plancısı Candy Chang tarafından gerçekleştirilen bu projede, sokak satıcıları için öngörülen detaylı kuralların görsel hale getirilerek kolayca anlayabilmelerini sağlamak ve cezalarla muhatap olma ihtimallerini azaltmak amaçlanmış. New York’taki 20.000’in üzerindeki sokak satıcısı için yapılan bu proje neticesinde “uzun ve detaylı” hukuk metinlerinden; minimalist grafikler içeren bir kitap oluşturulmuş. Neticede, bu proje hem idari para cezalarını azaltması açısından, hem de hukuk kurallarının anlaşılabilirliğini sağlayarak kuralın icrailiğine de katkı sağlıyor.
  • Flood Proof App: Doğal felaketlerden sonra nasıl hukuki yardım alınacağına ilişkin olarak Legal Design Lab tarafından tasarlanan mobil uygulama projesi.
  • Graphic Advocacy: Özellikle sivil haklar, iklim değişikliğiyle mücadele ve ceza adaleti sistemi konusunda kanunların daha iyi anlaşılmasına hizmet etmek için kurulmuş bir proje.
  • Justice Innovation: Stanford Üniversitesi bünyesinde yürütülen bu projenin amacı; adalete erişimi geliştirmek. Bu amaçla usuli süreçlerin görselleştirilmesi, internetten insanlara daha kolay hukuki yardım ulaştırmak ve iletişimi güçlendirmek için çeşitli projeler geliştiriyorlar.
  • Human Rights 101: RightsInfo.org tarafından oluşturulan bu infografik, insan haklarına ilişkin temel bilgileri, bir infografikle özetlemiş.

Sorular

Hukuk tasarımıyla ilgili sonraki çalışmalar için benim aklımı halen kurcalayan birkaç soruyla yazıyı bitirmek istiyorum:

  • Hukuk tasarımı, temas ettiği herhangi bir alanda paradigma değişimine sebep olacak güçte midir?
  • Hukuk tasarımı, müvekkillere sunulan hizmetler açısından salt büyük hukuk ofisleri lehine bir durum oluşturur mu?
  • Hukuk tasarımının hukukun ve hukukçunun toplum nezdindeki itibarına etkisi nasıl olacaktır?
  • Bir hukuk tasarımı uygulamasıyla, kullanıcı hakları açısından belirli tasarım dokuları (pattern) vasıtasıyla gizlilik politikalarının ya da kullanıcı sözleşmelerinin belirli standartlara kavuşturulması mümkün müdür?
  • Hukuk eğitiminde kullanılmak üzere, hangi alanlarda ne tür tasarım dokuları oluşturulabilir?

Dipnotlar

[1] Öyle ki Almanya’da, Finlandiya’da ve ABD’deki tasarım ajansları, ekiplerine bu unvanla hukukçuları katmaya başladı. Astrid Kohlmeier bunlardan birisi. // Bu alandaki önemli isimlerden Stefenia Passera, legal designer’dan başka, legal service designer, legal information designer, legal content manager gibi unvanları da göreceğimizi söylüyor.

[2] Colette Brunschwig, Visualisierung von Rechtsnormen – Legal Design, Zürich 2001.

[3] Nadir yapılmış tanımlardan biri de alanın önemli isimlerinden Margarat Hagan’a ait. Hagan’ın lawbydesign.co sitesinde yaptığı tanım şöyle: “Legal design, hukuk sistemlerini ve hizmetlerini daha insan odaklı, kullanışlı ve tatminkar bir hale dönüştürmek için insan odaklı tasarımın hukuk dünyasına uygulanmasıdır.”.

[4] Dot. Medium Blog, Breaking it down: How legal design uses various design disciplines, https://medium.com/legal-design/breaking-it-down-how-legal-design-uses-various-design-disciplines-193750ab96b9

[5] Margaret Hagan; User­Centered Legal Design: Making the Law More Accessible, Usable, and Engaging; 2015, s. 1.

[6] Margaret Hagan, s. 1.

[7] Alejandra Leticia Abal; Legal Design: Rethinking The Residence Permit In Italy, 2018, Yüksek Lisans Tezi, s. 104. // Zihin haritalama yönteminden hukuk öğretiminde nasıl faydalanabileceğine ilişkin olarak bkz. Furkan Güven Taştan; “Hukukta Zihin Haritalama”, TAAD, Sayı 30, s. 353-370 veHukuk Öğrencileri için Zihin Haritalama”, sinerjik.org.